Dünya’nın en kalabalık noktalarından en ücra köşelerine kadar her noktada varlığı bulunan insan, sahip olduğu özellikleri ile ayrı bir yere sahiptir. Dünya üzerindeki tüm toplumlarda ‘’insan olmak’’ kelimesi insanın erdemlerini belirtmek için kullanılır.
Cinsiyet, ırk, dil, din farklılıklarını bir kenara koyarak sadece insana odaklanan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü 1948 yılında insanlığın anayasası olarak Cenevre’de kabul edilmiştir.
İnsan Hakları Denilince Ne Anlamamız Gerekiyor?
10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi şu cümleler ile tüm dünyaya tanıtıldı: ‘herkesin ırk,renk, cinsiyet, dil,din , siyasi veya başka türden düşünce, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet doğuş veya başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetmeksizin, Bildirgede yer alan bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.’’
Bildirgenin bu uzun giriş cümlesi İnsan Haklarının özeti olarak görülüyor. Her türden farklılığa rağmen her insan özgürdür. Peki tüm insanlar için geçerli olan özgürlükler neleri kapsıyor sorusuna ise şöyle cevap verebiliriz: yaşam hakkı, eşit yargılanma hakkı, ayrımcılıktan korunma hakkı, yurttaşlık hakkı ve mülkiyet hakkı..
Yukarıda okuduğumuz haklar bugün birçok insan için oldukça basit olarak kalsa da insanlık bu hakları elde edebilmek için birçok bedel ödemek durumunda kalmıştır. Bu hakları sesli bir şekilde dile getiren birçok tarihi şahsiyet otoriteler tarafından bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılmıştır. Ancak yüzyıllar boyu birbirlerinden haberleri dahi olmayan insanlık kahramanları özgürlük yolculuğunda bizlere büyük bir miras bırakmışlardır.
21.Yüzyılda ‘’İnsanlığın’’ İnsan Hakları Karnesi
20. yüzyılda iki büyük dünya savaşı geçiren insanlık, bu yılın ilk yarısı bitmeden İnsan Haklarını evrensel bir şekilde belirleyip ilan etmiştir. Dünya’nın birçok noktasında ‘’öteki’’ olarak görülen birçok insan bu beyannamenin ortaya koyduğu kurallar sayesinde sahip olması gereken birçok hakka resmi olarak sahip olmuştur.
Ancak insanlık 20. yüzyılın kalanında ve 21.yüzyılın devamında da ne yazık ki insan haklarını birçok açıdan ihlal etmektedir. Savaşlar, ırksal ayrımcılık, cinsiyet ve siyasi düşünce yüzünden birçok insan en temel haklarından dahi mahrum halde yaşamlarını sürdürmektedir. Bugün dünyanın bir kısmında insan hakları büyük ölçüde uygulanabilirken, halen daha büyük bir kısmında hakları elinden alınan ve bu haklardan haberi olmayan milyonlarca insan bulunmaktadır. 21. yüzyılın ilk çeyreğine gelen insanlığın vermesi gereken en büyük mücadele, insan haklarının tüm dünyada adında geçtiği gibi evrensel bir şekilde uygulanması olmalıdır.